Adı ve Soyadı : Ekrem İmamoğlu
Yaşı : 18-20
Mesleği : Kıbrıs Girne Amerikan Üniversitesi İngilizce İşletme (GAÜİİ) bölümünde okuyan bir öğrenci.
Kıbrıs’ta bulunan bir okuldan, yaşadığı İstanbul‘da bulunan İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme (İÜİİ) bölümüne yatay geçiş için İ.Ü. yönetimine başvuru yapıyor.
Dönemin İstanbul Üniversitesi yönetimi tarafından yatay geçiş başvurusu kabul edilerek Kıbrıs’ta bulunan Girne Amerikan Üniversitesi İngilizce İşletme bölümünden, İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme bölümüne yatay geçiş yapıyor.
Yatay geçiş 1990 yılında yapılıyor. Tam 35 (otuzbeş) yıl önce.
Girne Amerikan Üniversitesi tüm özel üniversiteler gibi paralı bir özel üniversite.

İstanbul Üniversitesi

Sosyal medya paylaşımlarında “İstanbul Üniversitesi yönetimince 1990 yılında yapılan yatay geçiş talebinin kabul edilmesinin mevzuata aykırı olduğu bu yüzden Ekrem İmamoğlu’nun derslerden geçerek aldığı İ.Ü. diplomasının geçersiz olacağı” iddia edilmektedir.
İmamoğlu’nun (bizce) aleyhine olan olgu şöyledir :
“Girne Amerikan Üniversitesi’nin (GAÜ’nin) 1990 yılında denkliği YÖK tarafından tanınmıyor. Dolayısıyla GAÜ İngilizce İşletme bölümünden, İÜ İngilizce İşletme bölümüne yatay geçiş yapılamazken, yapılmıştır.
İmamoğlu’nun (bizce) lehine olan olgular şunlardır:
-İmamoğlu, yatay geçiş başvurusunda sunduğu belgelerde herhangi bir sahtecilik yapmamıştır.
–18 – 20 yaşında bir öğrenciyken İstanbul Üniversitesine başvuruyor “Ben, İstanbul’da oturuyorum ama Kıbrıs’ta GAÜ’nde İngilizce İşletme okuyorum, sizin İngilizce İşletme bölümüne yatay geçiş yapmak istiyorum” diyor.”
Burada, dikkat edilmesi gereken iki husus var.
-İmamoğlu, idari işlemi kabul eden, yapan ya da bu işlemi onaylayan bir kişi veya birimde çalışan birisi değil. Sadece bir öğrenci.
-İmamoğlu’nun bilgi ve belgelerinde sahtecilik yok. Not ortalamasının 59 olduğu da sunduğu belgelerde görünüyor.
Mevzuat cevaz vermediği halde Girne Amerikan Üniversitesi öğrencisinin yatay geçiş talebi İstanbul Üniversitesi yönetimince uygun bulunarak, GAÜ İngilizce İşletme bölümünden, İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme bölümüne yatay geçiş gerçekleştiriliyor.
Burada 1990 – 1994 yıllarında iki idari işlem yapılmıştır. a)-1990 yılında yatay geçiş talebinin kabul edilmesi işlemi ile b)-Sınavlarını geçen öğrenciye 1994 yılında İ.Ü. tarafından diploma verilmesi.
Bu iki idari işlemin 35 yıl sonra geriye dönük olarak iptal edilebilir olup olmadığı idare hukukunu ilgilendiren bir konudur.
Ekrem İmamoğlu’nun diploma sorunsalı bir de idare hukuku açısından irdelenirse karşımıza ne gibi sonuçlar çıkabilir?
Gelin bu konuyu tartışalım:
KARA KAPLI KİTAP (MEVZUAT) NE DİYOR ???
Bu konuyla ilgili olarak yararlandığımız en temel kaynak Prof. Dr. Turgut TAN’IN İDARE HUKUKU KİTABIDIR. İdarenin kuruluşu, faaliyet türleri, işlemleri, sorumluluğu, kamu görevlileri, kamu malları, yargısal denetim konularını anlatan kitabıdır. (Turhan Kitabevi tarafından 2016 yılında 5. Basısı çıkartılmıştır.)
Ekrem İmamoğlu’nun 35 yıl önce (1990 yılında) İ.Ü. tarafından yatay geçiş talebinin kabul edilmesi, sınavları geçtikten sonra 1994 yılında kendisine diploma verilmesi işlemleri idare hukuku anlamında birel idari işlemlerdir.
“Birel işlemler; belirli bir kişiye yönelen, özel durumlara ilişkin, somut ve münferit, her idari makam tarafından yapılabilen düzenlemelerdir. Bir öğrencinin bir öğretim kurumundan diploma alması, inşaat için ruhsat verilmesi birel işlemlere örnektir.”
“İdari kararlar, “hukuka uygunluk karinesi”nden yararlanırlar. Bu karine, alınan idari kararın hem bir yasal dayanağı olduğu, hem de hukuka uygun bulunduğu anlamına gelir.
İdari karar, alınması ile beraber hukuki durumu hemen yaratır; yani, kişiler için hak doğurur ve borç yükler. Bunun için araya bir yargı kararının girmesine gerek yoktur.”
İdari İşlemin KALDIRILMASI :
İdari işlem ve kararın idare tarafından ileriye yönelik olarak sona erdirilmesine kaldırma denir.
Hukuka aykırı olan birel işlemleri idare kaldırabilmektedir.
İdari İşlemin GERİ ALINMASI :
İdari işlemin, yargısal yolla iptalinde olduğu gibi, yapıldığı tarihten itibaren (geriye dönük) bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılması işlemine GERİ ALMA denilmektedir.
Hukuka aykırılığı ortaya çıkmış bir idari işlemin idarece geri alınması hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak da kabul edilmektedir.
Ancak, bazı durumlarda yapılan işlemin hukuki anlamda geri alma olup olmadığı konusunda duraksama görülmektedir. Örneğin idarenin verdiği bir izni geri aldığı durumlarda aslında iznin geri alındığı tarihe kadar doğurduğu hukuki sonuçlar geçerliliklerini koruduklarına göre “geri alma” değil de, “kaldırma” söz konusudur.
Geri Almada “Süre” Koşulu ve “İstikrar İlkesi”
Bilindiği gibi sakat bir idari işleme karşı iptal davası açılabilmesi belirli süre koşuluna bağlıdır. Bu süre geçtikten sonra işlem hukuka uygun işlemler gibi süreklilik kazanmaktadır.
Hukuk düzeninde ve ilişkilerde süreklilik sağlamaya yönelik bu durum idari işlemin geri alınmasında da söz konusudur. Özellikle sakatlık taşımakla beraber ilgilisi lehine hukuki durum yaratmış olan işlemleri <istikrar ilkesi>ne uygun olarak idarenin ancak belirli süreler içinde geri alabileceğini kabul eden Danıştay, bu süreyi dava konusu olaya göre belirleme yoluna gitmiş kesin bir süre belirlemekten kaçınmıştır.
Nitekim, Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu, 1952 yılında verdiği İBK (İçtihadı Birleştirme Kararı)nda benimsediği ilkeye uygun olarak. “kanunsuz bir yükselme işleminden sonra, aynı memur hakkında kanuna uygun çeşitli yükselmeler yapıldığı takdirde, idare tarafından kanunsuz yükselmenin artık geri alınmasının uygun görülmeyeceği”ne karar vermiştir.
Danıştay bu kararında benimsediği ilkeyi uygulamayı sürdürmektedir. Danıştaya göre genel ilke idarenin hukuka uygun işlem yapması, işlemlerindeki hukuka aykırılıkları düzeltmesi olmakla beraber, “hukuka aykırı bir işlemin uygulanması suretiyle elde edilen bazı kazanımların bir yandan zaman içinde bu yolla idarece sağlanmış olan” istikrarın ve kamu düzeninin bozulmaması” amacı ile öte yandan “belli bir süre kesintisiz uygulanmak suretiyle ilgili kişinin statüsünün ayrılmaz bir parçası haline dönüşmüş olduğu” hususu göz önüne alınarak, yargı kararları ile korunduğu da bir gerçektir.” (Danıştay DDK, 14.4.2011, E: 2007/1957 -K 2011/141)
Hukuka aykırı işlem her zaman geri alınabilir mi?
Danıştay’ın kimi kararlarında hukuka aykırı işlemlerin “makul bir sürede” geri alınabileceğini kabul ettiği de görülmektedir. Bu tür kararlar Danıştay’ın İBK (İçtihadı Birleştirme Kararı) öncesi istikrar ilkesini uyguladığı dönemdeki kararlarını anımsatmaktadır. Ancak, Danıştay’ın “idarelerin mevzuata aykırı işlemlerini her zaman geri alabileceği, bu ana ilkenin istisnalarından 26.9.1952 tarihli Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu kararının ise sadece terfi işlemlerine ilişkin olduğu” nu söyleyen kararları da vardır. Kısacası, bu konuda Danıştay içtihatları arasında bir uyum bulunmamaktadır.
Danıştay yakın tarihlerde verdiği bir kararında, “idari işlemlerin hukuka aykırı bulunmaları halinde geri alınmaları mümkün ise de geri alma işleminin makul bir süre içinde hak ve nasafet (hak ve adalete uygunluk, insaf, hakkaniyet) kurallarını zedelemeyecek şekilde yapılması gereklidir.”
“İdarelerin hatalı işlemlerini belirli bir süre koşula bağlı olmaksızın geri alabilecekleri, idare hukukunun genel ilkelerindendir.” diyen Danıştay kararları yanında “ilgililerin herhangi bir hileli ve gerçek dışı beyanı bulunmaması koşuluyla idarenin yasaya aykırılığından bahisle işlemin her zaman geri alabileceğini düşünmek de hukuken mümkün değildir.” diyen kararları da vardır.
“Olayda davacının sınav hakkı bulunmamasına karşın 1978 güz döneminde sınava girerek başarılı olduğu hususu tartışmasızdır. Ancak sınava alınmadan önce öne sürülmesi gereken sınav hakkının bulunmadığına ilişkin koşulun, davacının sınava girerek başarılı olmasından sonra ileri sürülmek suretiyle başarılı olduğu sınav sonucunun geçersiz sayılarak ilişiğin kesilmesinde ölçme değerlendirme esaslarına, hizmetin gereklerine, hak ve nasafet (hak ve adalete uygunluk, insaf, hakkaniyet) ilkelerine uyarlılık bulunmamaktadır.” (Danıştay 8.Dairesi 13.1.1981, E: 1979/1487, K: 1981/357)
SONUÇ :
Bizce Ekrem İmamoğlu’nun
1990 yılındaki yatay geçiş talebinde hileli ve gerçek dışı herhangi bir beyanı bulunmaması,
1990 yılında Ekrem İmamoğlu’nun 18 – 20 yaşında bir öğrenci olması hukuka aykırı işlemde herhangi bir dahlinin bulunmaması,
Yatay geçiş sonrasında derslerine devam edip, sınavlarını verip, diploma almaya hak kazanması,
İdarenin, YÖK’e denklik sormadan yatay geçişi kabul etmesinin Ekrem İmamoğlu ile ilgisinin bulunmaması,
Yatay geçiş işleminin üzerinden tam 35 yıl geçmiş olması,
hususlarının varlığı bizi, diplomanın iptal edilemeyeceği şeklinde bir düşünceye sevk etmektedir.
İbrahim Naki AVŞAR (24.2.2025) Karşıyaka/İZMİR