
Tembel öğrenci yoktur ama tembel öğretmen, tembel anne-baba, tembel ders kitabı, tembel eğitim araç gereci, tembel anlatım, tembel sınıf düzeni, tembel okul, tembel eğitim sistemi, tembel çevre, tembel arkadaş grubu vardır.
Tembel sıfatını “yetersiz” anlamında kullanıyorum.
Herkese her şeyin öğretilebileceği, herkesin eğitilebileceği tezine inanan birisiyim.
Bu tezin dayanağı yaşanmış örneklerdir.
Örneğin, “Köy Enstitülerinde” en yoksul köylerden gelen çocukların hemen hemen hepsine bir enstrüman çalma öğretilebildikten, böyle bir parlak sonuç başarıldıktan sonra bunun herkese uygulanabilir olduğunu düşünüyorum. Sosyalist ülkelerde de geçmişte hemen hemen tüm öğrencilere bir enstrüman çalma öğretiliyordu diye biliyorum.
Eğitim sisteminin en zor dersi “matematik” diye bilinir.
Oysa, matematiğin kendisi zor değildir. Özellikle devlet okullarındaki öğretmenler, matematik dersini zorlaştırıyorlar ve sevimsiz hale getiriyorlar, diye düşünüyorum!!!
Geçmişte yaşadığım örneklerde de devlet okullarında matematik öğretmenlerinin çok yetersiz, isteksiz, vurdum duymaz, öğretme kaygısı taşımadıklarına tanık olmuştum.
Aynı öğretmenin, özel ders verdiğinde ise olağanüstü çaba sarf ettiğine de tanık oldum. Özel ders olunca ek kaynaklar, değişik örnekler, farklı yöntemle anlatmalar, yumuşak bir üslup, hazır notlar devreye giriyor, nedense!!!
Devlet okullarında 25 kişi bulunan bir sınıfta matematik sınavında 10 üzerinden ortalama 5 doğru yanıt alınamıyorsa, bu sonuçtan sorumlu olanlar tembel öğrencilerdir denilip, geçilmekte hiç kimse öğretmeni ve eğitim sistemini sorgulamamaktadır!!!
İyi de, başarıya herkes ortak olurken, başarısızlıkta öğretmenin, eğitim sisteminin, ders araç ve gereçlerinin, okutulan kitabın hiç mi payı yok?
Öğretmen ya da ders kitabı, öğrencinin anlayabileceği seviyede konuyu anlatabiliyor mu
anlaşılmayan konular için daha kolay ve somut şekilde anlatım yöntemleri bulunamaz mı
konuları daha basit ve ilgi çekici yöntemlerle anlatan kaynaklar bulunamaz mı yazılamaz mı
diye neden düşünülmüyor?
Anlaşılamama sorununa çözüm bulmak kimin sorumluluğudur?
Öğrencinin mi, eğitimden sorumlu kişilerin mi yükümlülüğüdür?
Anlaşılamama sorununun nedeni değil, mağdurunun öğrenciler olduğu gerçeğini kabul etmek zorundayız.
Eğitim sistemi neden sorgulanmıyor?
Ya da eğitim sisteminin en önemli faktörü olan öğrencilere eğitim yönetimine katılma hakkı neden verilmiyor?
Öğretmenler hep öğrenciye not veriyor; öğrenciler öğretmene, okul yönetimine neden not vermiyor???
Bu yazıyı yazmaktaki amacım sadece öğretmenleri eleştirmek değildir.
Başarısızlığın bir çok gerekçesi ve öznesi olduğu gerçeğini kabul etmek zorundayız.
Karnelerin verildiği şu günlerde birçok kişi evladının aldığı takdir/teşekkür belgelerini sosyal medyada gururla paylaşıp, çocuklarının sevinçlerine ortak oluyorlar, başarının bir bölümünün kendilerine ait olduğu mesajını da vermeye çalışıyorlar.
Görüldüğü üzere başarının ortağı çoktur.
Herkes başarının kendi eseri olduğunu sanır!
Oysa, başarısızlık öksüz ve yetimdir!
Başarısızlığın dostu, yakını, seveni, taraftarı yoktur.
Başarısız öğrencilerin de.
Öğrenci başarısız olabilir, başarısızlığı giderecek çözüm yöntemleri üzerinde çalışmak zorunda değil miyiz?
Bakın somut bir veri vereyim : 2024 YKS’de Temel Yeterlilik Testi (TYT)’de matematikte doğru yanıt ortalaması 40 soruda 7.9‘dur.
40 soruya 7,9 doğru yanıt veren bir öğrenci o dersi geçebilir mi?
Alınan 7,9 doğru ortalaması ile asıl eğitim sistemimiz sınıfta kalmıştır.
Öğrenciler değil, eğitim sistemimiz yere çakılmıştır!!!
Var olan veriler nedeniyle karne sonrası başarısız öğrencileri yargılamayı ve yaftalamayı doğru bulmuyorum.
Böyle bir durumda safım hep başarısız öğrencilerin yanıdır.
Yukarıda da söyledim gibi başarısızlık öksüz ve yetimdir ama başarısızlığı kim(ler) öksüz ve yetim bırakmıştır, sormayalım mı?
Bu sorunun yanıtı mutlaka aranmalıdır.
Aşağıdaki gibi çirkin cümlelere de karnelerde yer verilmemelidir.


Başarısız öğrencilerin hepsinin çok kıymetli oldukları unutulmamalı, eğitim hayatında başarısız sanılan birçok kişinin yaşamın diğer alanlarında çok başarılı olabildikleri de bilinmelidir.
Eğitim, tüm yaşam boyunca sürmektedir.
İbrahim Naki AVŞAR (20.01.2025) Karşıyaka/İZMİR