
“KİTLE (LER) PSİKOLOJİSİ
Kitle sözcüğü, basit anlamıyla, milliyeti, mesleği veya cinsiyeti ve aynı zamanda onları bir araya getiren rastlantılar ne olursa olsun bir araya gelen bir bireyler topluluğudur.
Psikolojik açıdan, kitle ifadesi, bambaşka bir anlam kazanır. Belirli bazı durumlarda ve sadece bu durumlarda, bir insan kalabalığı bu kalabalığı oluşturan HER BİREYDEN ÇOK FARKLI YENİ ÖZELLİKLERE SAHİP OLUR. BİLİNÇLİ KİŞİSELLİK ORTADAN KALKAR, her bireyin duyguları ve düşünceleri aynı istikamete yönelir.
Kitleyi oluşturan bireyler, kim olurlarsa olsunlar, yaşam biçimleri, meşguliyetleri, karakterleri veya zeka seviyeleri benzer olsun veya olmasın, sırf kitleye dönüşmüş oldukları için, her birinin yalıtık bireyken hissettiği, düşündüğü ve davrandığından tümüyle farklı bir biçimde hissetmesine, düşünmesine ve davranmasına yol açan bir çeşit KOLLEKTİF RUHA SAHİP OLUR. Yalnızca, kitle içindeki bireylerde ortaya çıkan ve eyleme dönüşen düşünceler ve duygular vardır.
Kolektif ruhta, bireylerin düşünsel yetenekleri ve sonuç olarak da bireysellikleri ortadan kalkar. Heterojen, homojen içinde boğulur ve BİLİNÇ DIŞI NİTELİKLER BASKIN HALE GELİR.
Kitlelerin, üst düzey bir zeka gerektiren işleri neden asla başaramadığını bize açıklayan, işte bu sıradan niteliklerin ortak hale gelmesi olgusudur. Seçkin ama farklı uzmanlıklara sahip bir insan topluluğunun aldığı geneli ilgilendiren kararlar, bir aptallar topluluğunun alacağı kararlardan gözle görülür biçimde üstün değildir. Aslında yapabildikleri sadece, herkesin sahip olduğu bu ortalama nitelikleri paylaşmaktan ibarettir. KİTLELERİN İÇİNDE BİRİKEN AKLISELİM DEĞİL APTALLIKTIR.
Her kitlede her duygu, her eylem bulaşıcıdır. Ve öylesine bulaşıcıdır ki birey, kişisel çıkarını kolektif çıkara kolayca feda eder. Bunu yapmak insanın doğasına çok aykırıdır; insan ancak ve ancak bir kitlenin parçası olduğu zaman bu fedakârlığı yapabilir.
Kitle içindeki bireylerde TELKİNE YATKINLIK eğilimi ortaya çıkar. (HİPNOZ ETKİSİ)
Hipnoz etkisine giren kişide beyinsel yaşam felce uğradığından, bu kişi hipnozcunun keyfine göre yönlendirdiği, omuriliğinin tüm bilinç dışı etkilerinin kölesi haline gelir. BİLİNÇLİ KİŞİLİK ORTADAN KALKAR, İRADE VE MUHAKEME YETENEĞİ KAYBOLUR. O zaman duygular ve düşünceler hipnozcu tarafından belirlenen istikamete yönlendirilir.
Bir telkinin etkisi altında birey, karşı konulamaz bir ÇOŞKUYLA bazı eylemleri gerçekleştirmeye atılır.
Kitle içindeki, telkine direnecek kadar KİŞİLİK SAHİBİ OLAN BİREYLERİN SAYISI, AKINTIYA KARŞI KOYAMAYACAK KADAR AZDIR.
Bilinçli kişiliğin ortadan kalkması; bilinçdışı kişiliğin baskın hale gelmesi; duyguların ve düşüncelerin telkini ve bulaşması yoluyla aynı istikamete yönelme; telkin edilen düşünceleri hemen eyleme dönüştürme eğilimi; tüm bunlar kitle içindeki bireyin temel özellikleridir. O artık kendisi değildir, iradesinin yol göstermediği bir otomat haline gelmiştir.
Bu durumda, SIRF BİR KİTLENİN PARÇASI OLDUĞU İÇİN, İNSAN UYGARLIK MERDİVENİNDEN BİRKAÇ BASAMAK AŞAĞIYA İNER. YALITIK OLDUĞU ZAMAN BELKİ DE KÜLTÜRLÜ BİR BİREYDİR; KİTLE İÇİNDE İSE BİR BARBAR, İÇGÜDÜLERİYLE HAREKET EDEN BİR YARATIKTIR.
Duyguları konusunda aşırı olan kitle, sadece aşırı duygulardan etkilenir. Kitleyi cezbetmek isteyen konuşmacı, şiddet içeren ifadeler kullanmalıdır. ABARTMAK, İDDİA ETMEK, TEKRARLAMAK VE BİR ŞEYİ MUHAKEME YOLUYLA GÖSTERMEYE ASLA ÇALIŞMAMAK, MİTİNGLERDE KONUŞMACILARIN EN BİLİNEN KANITLAMA YÖNTEMLERİDİR.
Kitleler her zaman bilinç dışı davranır. Tüm eylemlerimizde bilinçdışının payı sonsuzdur, aklın payı ise çok küçüktür.
Akıl yürütme konusunda çok yetenekli olmayan kitlelerin, bunun tersine eylem konusunda çok yetenekli olduğu görülür.
Şimdiye kadar uygarlıkları yaratan ve onlara kılavuzluk edenler asla kitleler olmamıştır, küçük bir entelektüel aristokrasi olmuştur. Kitlelerin, güçleri yalnızca yıkmaya yöneliktir. Egemenlikleri, her zaman bir barbarlık evresini temsil eder.
Bir uygarlık
-değişmez kurallar,
-disiplin,
-içgüdüselden rasyonele geçiş,
-gelecek öngörüsü ve
-yüksek bir kültür seviyesi
gerektirir.
Bunlar, kitlelerin gerçekleştirmeye kesinlikle yetersiz oldukları koşullardır. Sırf yıkıcı olan güçleriyle kitleler, zayıf düşmüş bedenlerin veya kadavraların çürümesini başlatan o mikroplar gibi hareket ederler. Bir uygarlığın temeli çürüdüğü zaman, o uygarlığı yıkıma götüren kitlelerdir.
Kitlelerin psikolojisine biraz derinlemesine bakılırsa, yasaların ve kurumların, onlar üzerinde ne derece az etkili oldukları; katıksız teorik hakkaniyetten türemiş kurallarla değil, yalnızca ONLARI ETKİLEYEN VE CEZBEDEN ŞEYİ BULMAYA ÇALIŞARAK YÖNLENDİRİLEBİLDİKLERİ GÖRÜLÜR.
Psikolojik kitlelerin hususi özellikleri
-Kitleleri oluşturan bireylerin düşünce ve duygularının aynı istikamete yönelmesi ve kendi kişiselliklerinden sıyrılmaları,
-KİTLEYE HAKİM OLAN HER ZAMAN BİLİNÇDIŞIDIR,
-BEYİNSEL ETKİNLİĞİNİN ORTADAN KALKMASI VE OMURİLİKSEL ETKİNLİĞİN BASKINLIĞI,
-ZEKANIN AZALMASI ve duyguların bütünüyle dönüşmesi,
-Dönüşen duygular, kitleyi oluşturan bireylerin duygularından daha iyi veya daha kötü olabilir,
-Dönüşen duygular, kitleyi oluşturan bireylerin duygularından daha iyi veya daha kötü olabilir.
Kitleler akıl yürütemezler, akıl yürütmelerle etki altına alınamazlar.
Kitlelerin düşünme ve akıl yürütme yetenekleri yoktur.”
GUSTAVE LE BON