
T.C. Anayasası diyor ki:
“Herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.” “… Hiç kimse düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz. ” (m.25)
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.
Bu hürriyet Resmî (x) makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. ” (m.26)
(x) : Bu maddedeki resmî kelimesi neden büyük harfle başlıyor? İlginç bir husus, değil mi? “Resmî” kelimesini görünce önümüzü mü iliklememiz gerekiyor ya da isteniyor?
Neyse, devam edelim.
Bu konuda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de şöyle diyor:
“Herkesin düşünce ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak düşüncelerinden dolayı rahatsız edilmemek, ülke sınırları söz konusu olmaksızın, bilgi ve ve düşünceleri her yoldan araştırmak, elde etmek ve yaymak hakkını gerekli kılar.” (m.19)
Hukuk hiyerarşisinin en üstte bulunan yasalarınca/sözleşmelerince korunan “düşünceyi yazma, yayma, araştırma, açıklama hakkı” suç değilse, ülkemizde bugüne kadar yüzlerce/binlerce gazeteci neden hapse atılmış ve hapishanelerde çürümeye bırakılmışlardır?
Ya da
Abdi İpekçi,
Turan Dursun,
Çetin Emeç,
Uğur Mumcu,
Ahmet Taner Kışlalı,
Hrant Dink,
Musa Anter,
Sabahattin Ali leri
kim, neden öldürmüştür. Katiller ya da öldürülme gerekçeleri bugüne kadar neden ortaya çıkarıl(a)mamıştır?
1905 yılından bugüne kadar ülkemizde 81 gazeteci öldürülmüştür. Evet yanlış okumadınız, Çağdaş Gazeteciler Derneği verilerine göre bugüne kadar ülkemizde seksen bir gazeteci öldürülmüştür.
Öldürülen gazeteci sayısı inanılmaz rakamlara ulaşmıştır.
Yıl 1909, yer Galata Köprüsü, o dönemde Galata Köprüsünün her iki girişinde de güvenlik kontrolü olduğu halde Mekteb-i Mülkiye mezunu Serbesti Gazetesi Yazı İşleri Müdürü olan gazeteci Hasan Fehmi Bey, uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmüştür.
Katil, süvari zabiti elbisesi giymiş birisiydi.
Köprünün her iki tarafında da güvenlik kontrolü olduğu halde katil yakalan(a)madı!!!
Cinayet bugüne kadar çözülemedi, faili meçhul kaldı.
Serbesti gazetesi hem İttihat Terakki’ye, hem de II.Abdülhamit’e karşı olan bir gazeteydi. Serbesti Gazetesi II.Abdülhamit aleyhtarı olduğu için Hasan Fehmi Bey 9 Nisan 1909 tarihinde öldürülmüş olabilir mi?
Katil, “Al sana Mevlan” diye bağırmıştı.
İlginç değil mi, süvari zabiti elbisesi giymiş katil “Al sana Mevlan” diye ateş etmişti!!!
O dönem Abdülhamit’in hedefinde olan asıl kişi Serbesti Gazetesinin sahibi Mevlanzade Rifat idi. Abdülhamit, Tüfekçilerinden Miralay Halil’i, Serbesti Gazetesi sahibi Mevlanzade Rifat‘ı öldürtmeğe memur etmiş ve bu uğurda görüşmeler yapılmıştı. (31 Mart Olayı – Sina Akşin)
Fakat, Serbesti Gazetesi’nden Mevlanzade Rifat değil de Hasan Fehmi Bey öldürülmüştü.
Bugün olduğu gibi 115 yıl önce de muhalif gazetecilere biçilen rol aynıydı. Ölüm.
Yakın tarihi biliyoruz ama biraz uzak tarihi maalesef bilmiyoruz.
Mülkiyeliler Birliği, Mülkiyeli Hasan Fehmi Beyin ölümü konusunda bugüne kadar bir anma bile yapmadı, diye biliyorum.
“Bu topraklar düşünüre, muhalife hep düşmanlık yaptı. Aydın/gazeteci kıyımı hiç bitmedi.
Her despot (hükümet) yaptığının onaylanmasını, gönlünün okşanmasını ister, karşısında bir köle görmek ister.
Bu durumu kabul etmeyen gazetecileri/aydınları ise cezalandırır.
Türkiye’de aydının/gazetecinin kaderidir; itilmek, bastırılmak, eziyet edilerek yalnızlığa sürükletilmek.
“İşsiz bırakılmak.”
Dün de, bugün de, belki yarın da böyle olacak gibi duruyor!!!
Çalışan/Çalıştırılmayıp İşsiz Bırakılan Gazeteciler Günü kutlu olsun.
İbrahim Naki AVŞAR (10.1.2024)
Not : Gazeteci Soner Yalçın’ın “Samizdat” kitabını, ilk baskısının çıktığı 2012 yılında satın almışım. Tesadüfen bulduğum bu kitabı bugünlerde okurken/etkisi altındayken Çalışan Gazeteciler Günü olduğunu öğrendim. Yukarıdaki yazıda bu kitaptan izinsiz bazı küçük alıntılar yaptım.
Samizdat, Soner Yalçın’ın Ergenekon Sürecinde tutuklanma öncesi ve sonrasında yaşadıklarını anlatan bir kitap.
Gazeteci Soner Yalçın’ın tutuklanmasına kim/ler neden oldu, tutuklanınca kim/ler sevindi, kim/ler bu tutukluluğa karşı çıktı?
Kemal Kılıçdaroğlu tutukluluk sürecinde Soner Yalçın’a hep destek olup, tutukluluğa itiraz edip, bilgisayarına virüs bulaştırılarak suç delili yüklenmesine karşı çıktı.
Peki, kurultay delegelerine para dağıtılıp satın alınarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlıktan indirildiği kongre süreci öncesi ve sonrasında Soner Yalçın ne yaptı? Asıl bu konuyu yazmak istiyorum.